Sessiz Bekçi
New member
Görünüşe göre Joe Biden ve Ürdün Kralı II. Abdullah, Amerikan başkanının kendisini bu Pazartesi Beyaz Saray'da tanıştırırken söylediği gibi, “çok iyi arkadaşlar.” Başkan ısrar etti: “Birbirimizi uzun yıllardan beri tanıyoruz ve Majesteleri bu süre boyunca sadık bir müttefikimiz oldu.” Kral Abdullah ona karşı çıkmadı. Aslında ziyaretinin “75 yıllık örnek stratejik ittifaka işaret ederek” ek bir anlam taşıdığını hatırlattı. İşte tam bu noktada şu açıklamayı yaptı: “Ancak bu dönüm noktasının bölgem ve dünya için daha iyi koşullarda gerçekleşmesini umuyorduk.”
Biden, halkının yaşadığı durumdan dolayı kendisini tamamen Hamas'ı suçlamaya adayıp, 134 rehinenin hâlâ esir olduğunu hatırlarken, Ürdün hükümdarı, Beyaz Saray'ın kaçırılmasını istediği kişilerden manşetlerde bile bahsetmedi. Konuşması başından itibaren “biz konuşurken Gazze'de yakın tarihin en yıkıcı savaşlarından biri şiddetlenmeye devam ediyor” şeklindeki muazzam trajediye adanmıştı.
Bu dört ayda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere yüz binden fazla kişinin öldüğünü, yaralandığını veya kaybolduğunu hatırlatan ise II. Abdullah'tı. “İsrail'in Refah'a saldırmasını göze alamayız. Kesinlikle başka bir insani felakete yol açacaktır. Sınıra itilen bir milyondan fazla insan için durum zaten sürdürülemez durumda. Öylece durup devam etmesine izin veremeyiz. Kalıcı bir ateşkese ihtiyacımız var. “Bu savaş sona ermeli.”
Ev sahibi, Ürdün hükümdarınınkinden çok farklı şartlarla “en az altı haftalık” bir ateşkes karşılığında rehinelerin serbest bırakılması konusunda pazarlık yaptığını söyledi. Sadece iki saat önce, Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü John Kirby, İsrail'in Refah'a saldırısına, bir milyondan fazla kişinin güvenliği için “inandırıcı” bir planla gerçekleştirilmesi şartıyla yeşil ışık yakmıştı. Filistinliler oraya sığınıyorlar.
Biden, “İsrail'in Hamas'ı ortadan kaldırmak için Refah'a giremeyeceğini hiçbir zaman söylemedik” dedi. Onlara, “Hamas, İsrail halkı için geçerli bir tehdit olmaya devam ediyor ve İsrailliler ve onların savunma güçleri, liderlerine ve altyapılarına karşı operasyonlarını, olması gerektiği gibi, kesinlikle sürdürecek” dedi. “Başka bir 7 Ekim görmek istemiyoruz.”
Öncelikli olarak rehineler
Beyaz Saray, Refah'taki bir milyon Filistinlinin güvenliğini garanti altına almaktan çok, kaçırılan 134 kişinin serbest bırakılmasını engelleme hedefine ulaşmakla ilgileniyor. Biden, İsrail ve halkının güvenlik hedeflerini paylaştığını belirterek, “ABD için en büyük öncelik rehineleri eve getirmektir” dedi. “Bu rehineleri eve getirmenin yollarını bulmak için Kral ve bölgedeki diğer aktörlerle gece gündüz çalışıyorum.” Kralın bundan bahsetmemesi ilginç.
Perşembe günü Biden, İsrail'in 7 Ekim saldırılarına tepkisinin “aşırı” olduğunu ilk kez itiraf etti. Özel olarak üç NBC kaynağı, onun İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'dan “pislik” olarak bahsettiğini duyduklarını ancak kamuoyunda onun sadakatinin tartışılmaz olduğunu söylüyor.
Perşembe günü Mısırlı diktatör Abdel Fatah El Sisi'yi Meksika cumhurbaşkanıyla karıştırdıktan sonra yeni bir yenilgiyi göze alamayacağı için Biden, bu Pazartesi günü yabancı liderlerle Beyaz Saray'da yaptığı toplantıların ardından gelen geleneksel basın toplantısını atladı. Elbette konuğu da basını memnun etmekle ilgilenmiyordu. Beyaz Saray danışmanları ayrılırken “Soru sormayın lütfen” talimatını verdi.
Biden, halkının yaşadığı durumdan dolayı kendisini tamamen Hamas'ı suçlamaya adayıp, 134 rehinenin hâlâ esir olduğunu hatırlarken, Ürdün hükümdarı, Beyaz Saray'ın kaçırılmasını istediği kişilerden manşetlerde bile bahsetmedi. Konuşması başından itibaren “biz konuşurken Gazze'de yakın tarihin en yıkıcı savaşlarından biri şiddetlenmeye devam ediyor” şeklindeki muazzam trajediye adanmıştı.
Bu dört ayda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere yüz binden fazla kişinin öldüğünü, yaralandığını veya kaybolduğunu hatırlatan ise II. Abdullah'tı. “İsrail'in Refah'a saldırmasını göze alamayız. Kesinlikle başka bir insani felakete yol açacaktır. Sınıra itilen bir milyondan fazla insan için durum zaten sürdürülemez durumda. Öylece durup devam etmesine izin veremeyiz. Kalıcı bir ateşkese ihtiyacımız var. “Bu savaş sona ermeli.”
Ev sahibi, Ürdün hükümdarınınkinden çok farklı şartlarla “en az altı haftalık” bir ateşkes karşılığında rehinelerin serbest bırakılması konusunda pazarlık yaptığını söyledi. Sadece iki saat önce, Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü John Kirby, İsrail'in Refah'a saldırısına, bir milyondan fazla kişinin güvenliği için “inandırıcı” bir planla gerçekleştirilmesi şartıyla yeşil ışık yakmıştı. Filistinliler oraya sığınıyorlar.
Biden, “İsrail'in Hamas'ı ortadan kaldırmak için Refah'a giremeyeceğini hiçbir zaman söylemedik” dedi. Onlara, “Hamas, İsrail halkı için geçerli bir tehdit olmaya devam ediyor ve İsrailliler ve onların savunma güçleri, liderlerine ve altyapılarına karşı operasyonlarını, olması gerektiği gibi, kesinlikle sürdürecek” dedi. “Başka bir 7 Ekim görmek istemiyoruz.”
Öncelikli olarak rehineler
Beyaz Saray, Refah'taki bir milyon Filistinlinin güvenliğini garanti altına almaktan çok, kaçırılan 134 kişinin serbest bırakılmasını engelleme hedefine ulaşmakla ilgileniyor. Biden, İsrail ve halkının güvenlik hedeflerini paylaştığını belirterek, “ABD için en büyük öncelik rehineleri eve getirmektir” dedi. “Bu rehineleri eve getirmenin yollarını bulmak için Kral ve bölgedeki diğer aktörlerle gece gündüz çalışıyorum.” Kralın bundan bahsetmemesi ilginç.
Perşembe günü Biden, İsrail'in 7 Ekim saldırılarına tepkisinin “aşırı” olduğunu ilk kez itiraf etti. Özel olarak üç NBC kaynağı, onun İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'dan “pislik” olarak bahsettiğini duyduklarını ancak kamuoyunda onun sadakatinin tartışılmaz olduğunu söylüyor.
Perşembe günü Mısırlı diktatör Abdel Fatah El Sisi'yi Meksika cumhurbaşkanıyla karıştırdıktan sonra yeni bir yenilgiyi göze alamayacağı için Biden, bu Pazartesi günü yabancı liderlerle Beyaz Saray'da yaptığı toplantıların ardından gelen geleneksel basın toplantısını atladı. Elbette konuğu da basını memnun etmekle ilgilenmiyordu. Beyaz Saray danışmanları ayrılırken “Soru sormayın lütfen” talimatını verdi.